SELF - COMPASSİON






                                                Self-compassion

(Aşk hormonu oksitoni)
Kim bilir  belki kimiz ya da hangi asıl ruhlarımız hangi bedenlerde yaşıyor..
Sorar mısınız? Kendinize ben kimim? Burda ne işim var ? Nereye gidiyorum ? diye.. Ben sorarım sordukça rahatlar önümü görürüm..
Bazi insanlar tabiki kendini sorgulamayi sevmezler sorguladikca acaba suclumuyum hissi olusabilir genellikle karsisindaki kisiyi sorgulayip suclamayi tercih ederler.
Boyle yapmak yerine yani karşısındaki kişiden önce tartışma sonrası olayları objektif düşünüp belkide kendi içinde tekrar yaşayıp düşünmesi gerekir hatta gerekirse kendi suçlu olduğunu kendinden kaynaklı tartışmanın çıkıp büyüdüğünü düşünüyorsa (çok zor kabullenilen bi durum olsada) özür bile dilenmelidir. Buna kısaca öz şefkat ilişkimizi yanlış kullanma diyebiliriz. ÖZŞEFKAT ne dersenizde buyrun aşağıda anlatıyorum.


Öz şevkat -öz duyarlılık- öz merhamet (self –compassion) : Mükemmeliyetçilik değil bu kendinin içsel duygularını sorgulama kendini yargılama önce kendini sevme anlama durumlarıdır.
Neden neden sorularının özüne inersek hata eşittir ceza vardır bu genelinde böledir çocukluktan ailelerimizden öğrendiğimiz temel konudur bu öğrendiğimiz tek yol bu sanıyoruz bunu uyguluyoruz;
Bu sekilde etrafa davrandığımızda , kendimize davrandığımızda savunma mekanizmamız güçleniyor aslında herhangi bir şeyle karşı karşıya kaldığımızda kendimizi düşüncelerimizi koruma anlamında geliştiriyoruz diyebiliriz  ; kısaca özetlersekte kendimize olan güven anlamına geliyor .

Kimseyi kendinizden büyük görmeyin kimse benden mükemmel değil kimse benden daha fazla güvenilir değil bunları en çaresiz en zayıf kaldığımız an ’da tekrarlarsak zaten kendimize olan güvenimizi hatırlarız. Kendimizi ne kadar sevdiğimizi hatırlar bakış açımız şekillenir, bu karşımızdakini küçümsemek değil sadece kendimizi aşağılamamak için öz(iç)sesimizi duymamız gerekir . Kendine karşı duyarlı olan kişi acı çekip hayal kırıklığı  yaşadığı başarısızlığa uğradığı zamanlarda önce kendine anlayış göstermesini öğrenmiş olur. Kendini kötü hissettiği zaman benliğini dış dünyaya kapamak yerine hoşuna gitmeyen durumları sorgulamasını bilir. Olumsuzluklara rağmen duygu benliğini kaybetmeden kendi motivasyonunu arttırarak aynı zamanda yaşam kalitesinide arttırmış oluyor . 
Kısacası sonuca bakacak olursak her daim önce ben deyip ne istediğimizi , nerde olduğumuzu , nasıl görmek istediğimizi anlarsak hem kendimizi iyi hisseder hem de karşımızdakini iyi anlamış olup karşılık verebiliriz. Tabi bunlarda da dozunu kaçırmamak gerekir unutmayalım ki kimse mükemmel değildir mükemmel olayım derken POLYANNA olup çıkmayın da :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kayısı Şarabıı

BEBEK ARABASI